Otobüsçülerin büyük kısmının problemi Olaylara sadece
“otobüs sektörünün problemleri” açısından bakıyor. Hâlbuki gelişmeleri “evrensel” ve “çok boyutlu” değerlendirmek gerekiyor.
Dünün anlayışıyla otobüsçülük yapılamıyor.
Türkiye, ekonomisi ile gelişiyor, büyüyor.
Nüfusu artıyor, yaşam kalitesi yükseliyor.
Tatil yapma, boş zamanını değerlendirme artıyor.
Seyahat katsayısı yükseliyor.
Artan yolcu talebi sadece rakamsal olarak büyümüyor.
Yolcunun beklentileri de artıyor, gelişiyor.
Otobüs işletmeleri gelişen bu duruma hazır olmalılar.
En başta kurumsallaşma geliyor.
İnternet üzerinden bilet satışları gelişiyor.
Avrupa Birliği kriterleri hayata geçiyor.
Kurumsallaşamayan kurumlar otobüs almak için kredi bile alamayacaklar.
* * *
Otobüsçülükte “çok firma var” deniyor.
Peki; kaç konfeksiyoncu… Gömlek üreticisi… Lokantacı… Seyahat acentesi var?
Her alanda sayı fazlaca.
Sıkıntı yaşayınca hemen “birleşelim, anlaşalım” deniyor.
Sonra ne oluyor? Tedbir alınıp işler düzelince, tekrar bölünme başlıyor.
Bugün söylenenler çözüm değil.
Türkiye’nin Anayasası’na, serbest piyasa kanunlarına, ekonomik, sosyal ve kültürel ortamına, rekabet ortamına, Rekabet Kurumu yasalarına, AB uyum yasalarına paralel düşmeyen bir çözüm, çözüm olmaz. Birbirimizi kandırırız.
Bugün Türkiye’de “sistem” doğru mu?
Önemli bir de “handikap” var.
Otobüsçülükte herkesin çıkarı farklı.
Otogar işletmecisi… Firma sahibi… Yazıhaneci… Bankocu… Kelleci… Otobüsçü… Şoför… Muavin… Host-Hostes… Yolcusu… Yol lokantacısı…
Herkesin çıkarları farklı…
Böyle olduğu için de her an bir “çıkar çatışması” çıkabiliyor.
Bizim çıkar guruplarını bir araya getirme şansımız çok az.
Bir şansımız var: Kurumsallaşmak. Okumaya devam et