Hem sektör bazında hem firma bazında sektörü iyi analiz etmemiz lazım.
Sektörde bir tarafta senaryo yazanlar, yeniden tanımlayanlar…
Bir tarafta seyredenler var.
Bir firma, ‘ana hatlarımda iki yaşından büyük otobüs çalıştırmayacağım’ diyor.
Başka bir firma ‘pazar payımı nasıl arttırabilirim’ sorusunu soruyor.
Yeni sistemler geliştiriyor.
Koltuk sayısını düşüren firmalar var.
İki aks, üç aks otobüs tercihi yapan, ya da her ikisini birden tercih edenler var.
Sektörün nereye gideceğini düşünenler, tahmin etmeye çalışanlar var.
Şirketini geleceğe taşımak isteyenler var.
Bir de yıllardır duyduğumuz gibi, “Öldük bittik, on sene sonra 50 firma kalır” diyenler de…
Etkinler ve edilginler var.
Birisi seyrediyor; öbürü kafa yoruyor, para harcıyor, piyasayı şekillendiriyor.
Dünyada da bir şekillendirme çabası var. Amerika, İngiltere, Rusya’nın derin siyasetleri var. Bizde ‘derin devlet’ yok. Ya da başka anlamlara büründü. ‘Derin devlet’, planlama yapan geleceğini planlayan devlettir aslında.
Şirketler de öyle… Bugününü yeniden tanımlayan, geleceğini şekillendiren şirketler.
Otobüsçülükte önemli olan şirketini geleceğe taşımaktır.
Geriye baktığımız zaman çok büyük firmaların bittiğini görüyoruz.
Önemli olan benim firmam nerede olmalı? Nasıl olmalı?
On yıl sonra ben nerede olmalıyım?
Bunların hesabı yapılmalı, şikayetçi olmaktan çok… Okumaya devam et