“Sait, kalabalık bir ailenin oğluydu.
Babasının 4 köyü, biraz da altını vardı.
Sait okumayı değil, çocukluk hayallerini süsleyen otobüs şoförlüğünü tercih etti.
Sait’in babası, oğluna 1992 yılı
Ekim ayında bir miktar para verdi;
Gönül verdiği ve en iyi bildiği işi yapması için.
Sait, peşinatını verdi ve 24 tane senede imza attı, korkudan ödü patlıyordu.
Sait, aldığı O 304 otobüsle
Sıcakta, karda, buzda durmadan yolcu taşıdı.
Sait, 1994 Ekim’in de son senedini ödeyecek.
Şu anda O 304’üne 3 milyar 800 milyon TL istiyor.
Otobüsü 480 bin kilometre de ama pırıl pırıl, cam gibi.
Bütün bakımları zamanında yapılmış;
kliması, retarderi, ABS’si, koltukları canavar gibi.
O 304’ü yalnızca kendi kullanmış.
Hâlâ az yakıyor,
Hâlâ rampada rakip tanımıyor.
Sait’in yerinde kim olsa,
O 304’ünden ayrılmak için bu parayı isteyecektir.
Sait, geçen gün köyüne, babasının elini öpmeye gitti.
Babası bu kısa öyküyü dinledi, oğlunu alnından öptü ve şunları söyledi:
“Benim 4 köyüm hâlâ 4 köy.
Satsam alan yok, alan olsa 4 milyar veren yok.
Bir oğlan yetiştirmişim bir iş öğrenmiş,
Fedakârlıkla çalışmış, istese bugün
4 köyümü satın alabilir.”
Gözleri doldu babanın.
Tabii Sait’in aklı 4 köyde değil,
yeni bir O 304’te.
Genç tabii; 4 köyü değil, 8 köyü hayal ediyor.
Sait köyünden ayrıldı, Okumaya devam et